Elazığ depreminin 1. yılında Elazığ'da son durum ne? | Her şey düzeldi mi?

 

   Benim adım Elazığ. Nam-ı diğer gakgoşlar diyarı. Bugünlerde biraz hüzünlüyüm. Bu hüznün sebebini az önce izlediğiniz görüntülerden az çok anlamışsınızdır. Yaşadığım 6.8’lik depremin üzerinden tam 1 yıl geçti. Nasılsın diye soranlara iyiyim diyorum ama gerçekten iyi miyim bende bilmiyorum. 

    O günden sonra iyi ya da kötü birçok hadise yaşandı üzerimde.. O hadiselere gelmeden önce hikayemi en baştan kısaca özetlemek istiyorum. Soğuk bir Ocak akşamıydı. Çoğu gagkoş akşam yemeğini yemiş belki de çayını yudumluyordu. Saat 20:55 sularında hafif bir sarsıntı hissettim. Deprem olduğunu anladım ama birkaç saniye sonra durur diye düşündüm. Hem şiddeti de az gibi gelmişti bana. Ben bunları düşünürken deprem şiddetini çoktan arttırmıştı bile. Doğal olarak herkesi bir korku ve panik havası sarmıştı. Deprem, hiç ummadığım kadar şiddetlenmişti…

    Deprem durur durmaz herkes kendini  can havliyle dışarı atmaya çalıştı. Evet yanlış duymadınız “herkes kendini can havliyle dışarı atmaya çalıştı” herkes kendini dışarı attı demeyi çok isterdim ama bazı insanlar enkaz altında kaldı… Bu onların şanssızlığı mı yoksa ihmalkarlık mı buna siz karar verin.

    Daha depremin şokunu atlatmadan kısa bir süre sonra 5 büyüklüğünde birkaç deprem daha hissettim. Sabaha kadar yüzlerce artçı deprem yaşadım belki ama benim aklım enkaz altında kalanlardaydı… 

    Bazıları kendi çabasıyla bazıları da etraftakilerin yardımıyla kurtarıldı ama büyük bir çoğunluk hala kurtarılmayı bekliyordu. İşte bu noktada devreye arama kurtarma ekipleri girdi.

    Çevre illerden gelen ve gözünü kırpmadan enkazın dibine inen bu mücadeleci ekipler hemen olay yerlerine gönderildi. Bir can kurtarabilmek için canla başla -5 derece soğukta çalıştılar ve ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar.

    Çok geçmeden, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre Ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bölgeyi incelemeye geldi. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Deprem sonrasında bile günlerce burada kalarak yaralarıma merhem olmaya çalıştılar. Bu vesileyle Afad, Umke ve Jandarma Arama Kurtarma başta olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarına, kurumlara ve ufacıkta olsa yardımı dokunan herkese teşekkürlerimi iletiyorum.

    Hiç vakit kaybetmeden çoğu noktada çadır kentler oluşturuldu. Devletimiz açta ya da açıkta kimseyi bırakmadı. Daha iyisi yapılabilir miydi? Her zaman sorgularım. Belki de soğuktan korunmak için yerle teması olmayan termal çadırlar dağıtılabilirdi ama o günkü şartlar bunu gerektirdi demek ki.

    Kurtarma çalışmaları sırasında çok farklı bir ruh haline sahiptim. Resmen buruk bir sevinç vardı içimde. Kurtarılan canlar için sevinçliydim belki ama kurtarılamayan canlar için de bir o kadar hüzünlü… Çalışmalar gece-gündüz demeden aralıksız devam etti ve 2-3 gün içinde bitirildi. Çalışmalar bittikten sonra herkes tek tek yuvasına dönmeye başladı.

    İşte o zaman anladım. Sanırım beni zorlu bir dönem bekliyordu.

    Deprem, Elazığ ve Malatya’da sadece 87 binanı yıkılmasına sebep oldu dense de aslında 6-7 bin kadar bina da ağır hasar aldı. Bu da demek oluyor ki depremin etkisi uzun süre geçmeyecekti. Öyle de oldu. O ağır hasarlı evler tek tek yıkılıp yerine yenileri yapılmaya başlandı. Bu sırada konteyner kentler oluşturuldu ve kimse dışarıda bırakılmadı.

    Günler su gibi akıp geçti. Birkaç ay sonra artık haber kanallarında da pek fazla adım geçmez oldu. Yalnızca artçı sarsıntılar olduğunda, birkaç dakikalık haberlere konu oldum. Benim isteğim sürekli Elazığ’ın konuşulması değildi tabii ki, benim isteğim Türkiye’nin acı gerçeği olan depremle ilgili daha fazla önlem alınmasıydı.

    Klasik, eşyaları sabitleyin ve deprem çantası hazırlayın klişelerinden daha fazlasının halka verilmesini istiyordum. Örneğin televizyon programlarının arasına bilgilendirici ve öğretici bir kamu spotu koymak gibi… Yeni ve eski yapıların eskisinden daha çok denetlenmesi gibi… "Denetleme yapıyoruz kardeşim ya" demeyin çünkü demek ki o denetlemeler yetmiyor. Ya da Türkiye’nin fay hattına sahip bütün illerinde genel bir bina taraması yapmak çok da zor olmasa gerek…

    Günler geçtikçe ve yıkımların sayısı arttıkça bazı hoş olmayan olaylara da şahit oldum. Yıkım yapan ekiplerden bazıları işini hakkıyla yapmadı. Yıkımlarda, çevredeki insanlara dikkat etmeksizin tozu toprağa karıştırdılar. Bazen de yıkılan molozları, kendi görevleri olmasına rağmen bırakıp gittiler. Bazen gazi caddesinde yani bilmeyenler için resmen Elazığ’ın kalbinde, sırf çekim yaptıkları için Kanal 23 muhabirlerine saldırdılar.  Çekimin sebebi de su, baret ve şerit gibi hiçbir önlem almadan yıkım yapan ekipleri çekmekti.

    Her yıkım ekibi böyle değildi, işini hakkıyla yapanlar da oldu tabii ki onlara da ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum.

    Sonuç olarak iyisiyle kötüsüyle tam 1 sene geçti. Peki Elazığ’ım şuan ne haldesin, yaralarını sarıp sarmaladılar mı diye soracak olursanız, biraz sardılar ama biraz da sarmadılar derim size. Aslında en doğrusu kelimelerle değil de görüntülerle cevap vermem. Bu görüntüler 22 Ocak 2021 tarihinde bizzat Ahmet gakkom tarafından, “sahte bu görüntüler ya Elazığ şuan mükemmel durumda” diyenler olmasın diye çekildi.

    Burası Üniversite Mahallesi hala yıkım çalışmaları devam ediyor. Bazı binaların da yapım çalışmalarına başlandı. “1 sene geçti hala 2 tane evi yıkamadılar mı” diye düşünmeyin çünkü başta da belirttiğim gibi 6-7 bin kadar ağır hasarlı ev vardı Elazığ’da. Ha istense 1 senede hepsi yıkılabilir miydi orası tartışılır.

    Gördüğünüz bu evler de yıkım kararı alınıp boşaltıldı ama hala yıkılmayı bekliyor.

Ne yani Elazığ’da şuan her şey kötü mü diye düşünmeyin. Çünkü yıkılmayan ve hala yapım aşamasında olan binalar olduğu gibi yapımı tamamlanan, teslim edilen veya teslim aşamasında olan binalar da var.

    Son olarak deprem değil bina öldürür klişesine çok net bir cevap veren Profesör doktor Ahmet Ercan’ın şu sözlerine kulak verin derim.

    Sanılanın aksine Elazığ’da sadece eski binalar hasar alıp yıkılmadı. Sene boyunca süren artçılardan biri olan ve 27 aralıkta gerçekleşen 5.3 büyüklüğündeki depremde, daha 1 sene önce yapımı tamamlanan sivrice lojmanları bu hale geldi. Sadece 1 sene önce yapımı tamamlandı… Umarım söylemek istediğim şeyi anlatabilmişimdir...

    Bu videodaki her şey, kanıt ve görüntülerle desteklenmiş olup; hiçbir parti, siyasi görüş veya kişiyi övmek ya da yermek için anlatılmamıştır. Her şey tarafsızca ve olduğu gibi, Elazığ’daki son durumu aktarmak için hazırlanmıştır.

    Deprem ülkesiyiz ne olur önlem alın gibi cümleler kurmayacağım merak etmeyin. Çünkü bugüne kadar yüzlerce kez söylendi ama hala yeterli önlemin alındığını düşünmüyorum. Yaşadığımız bu deprem ne ilkti ne de son… Böyle depremleri sürekli yaşayacağız ama önemli olan bu depremleri can kaybı olmadan atlatabilmek. İşte bunu başardığımızda biz olduk diyebiliriz…


Yorum Gönder

0 Yorumlar